Osmanlı döneminde eve misafir geldiğinde kahveyle birlikte su getirilirmiş. Misafir toksa kahveyi alırmış.Açsa suyu. Tabii o zaman hemen sofra kurulurmuş. Böylece çok ince bir nezaketle anlaşılırmış.
Eskiden padişahların yemeklerini tadan Çeşnicibaşılar varmış. Bunlar her yemeği zehirli olup olmadığını anlamak için tattıkları gibi kahveyi de tadarlarmış. Fakat kahvenin makbulu demir cezvede tek kişilik yapılanıymış.
Hal boyle olunca da koca padişaha 5 kişilik kahve değil tek kişilik kahve
pişiriliyormuş. Bu da güvenlik zaafiyeti oluşturuyormuş.
Bunun üzerine bir yöntem geliştirilmiş. Bu yönteme göre; padişah kahvenin nir kısmını bandırıp kahvenin yanında gelen suya eklermiş.
Kahvenin suyun içindeki dağılımına göre zehirli oldup olmadığını anlarmış. Mevzu da o günlerden bugünlere gelmiş.
...Alıntı...